*
ÖNCE iNSAN SONRA HAKLARI
Neden önce kendimizden başlamıyoruz, bu konuda...
Neden yakın çevremizden başlamıyoruz...
Yakın ilişkilerimizden başlayamıyoruz...
Bugün biraz bu hususları okuma zahmetine katlandığınız için çok mutluyum...
Yıllardır içimde olan bu hususları dile getirme fırsatı buluyorum.
--*--
Insanların; yapabileceklerinden bahsetmek yerine, yapamıyacaklarından bahsedip rahatlama yolunu seçmek kolaylarına gider.
Dünyanın her tarafındaki mezalimlerden haberdardırlar.
Başka toplumların adaletsizliklerini bilirler. Zulumlerini anlatırlar. Hatta başka yerlerde meydana gelmiş tarihi mezalimleri hiç unutmazlar, hem de yaslarını tutarak.
Hatta bir tanrıya inanırlar. Onun ağzından güzel önermelerde bulunurlar. Ona inandıklarını söyler dururlar.
Hatta onu da inandırmak için, bir çok şey yaparlar. Kendileri inanmasalar da....
Ama Tanrının onları cennetine almalarını beklerler. Hem de her tür ihtiyaçlarının karşılanacağına inanarak... Huri, nuri de dahil....
Bütün bunlar elbette insancıl şeyler...
-*-
Ne var ki; bunlara kendileri de inanmamaktadırlar.
Kendilerini kandırdıklarını bilmektedirler. Ama doğru yaptıklarına çevrelerini inandırmaya çalışırlar.
Ama çevrelerinin inanmalarını isterler.
Yahu tanrı aşkına, neden kendilerinin inanmadıklarına başkalarının inanmasını beklerler ki?!..
Hem de insanları insanlıklarından utanılır duruma sokarak...
Bunlar, kendilerinin insanlıklarını düşünseler ya!.. Kendi insan haklarını düşünseler ya!..
Eşinin, çocuğunun akraba hısımlarının insan haklarını düşünseler ya!..
Komşu haklarına saygı gösterseler ya!.. İnsan yerine koyarak...
Mesela, tepesine halı, kilim, masa örtüsü silkelerken, hatta küllük boşaltırken...
Çöpleri beşinci kattan komşunun arabasının üzerine fırlatırken...
Çöp dedim de, aklıma geldi.
-*-
Geçenlerde bir arkadaşım bize misafirliğe gelmişti. Kapı önünde bir araba üzerindeki akasya dalının arabanın üzerinde ne aradığını sordum.
-Arabanın üzerinde gelmiş olamaz, dedi. Hemen balkonun altındaki ağaca baktı. İşte bu ağaçtan düşmüş.
Yahu nasıl olur?
Yemyeşil yaprakları ile bir akasya dalı; kendiliğinden düşmez ya, arabanın üstünde...
Uzun sürmedi, anlamamız, yanındaki çöp poşetleri görünce...
Çöp poşetlerinin sokaktaki elektirik direklerinde haftalarca asılı kaldığı bir İstanbul'da...
-*-
O İstanbul ki, AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ olacak!...
Engin Çeber ve onlarca insan, polis tarafından kurşunlanırken... Hem çocuklar da dahil...
Olaylardan sorumlu olan yetkililer izin vermeden, hiç bir katil sorgulanamaz.
Peki, sorumlu olan biri; ucu kendine dokunacak bir yargılamaya izin verir mi?!..
Ama yurdun her yanında Yunanistan kınanır. Olsa olsa, gizli ırkçılıktır, bu...
-*-
Kağıt üzerindeki haklarla övünen, hesabı bile bilinemeyen cinayetlerin ülkesi...
Yananları değil, yakanları savunan xızırpaşalar ülkesi...
Yeşillerin mantar gibi yeşillendiği ölüm çetelerini ülkesi...
Dünyada bütçesinin aslan payını silaha harcayan, booom+baaa dolu gecekondu ve apartman mutfeklerının ülkesi...
Hazineden geçinmeliler + ihaleciler + rüşvetçiler ülkesi neresi?!..
--*--
İnsan haklarından bahsetmekten önce, kul olmaktan vaz geçmeli...
Birilerinin bir şeyi olmaktan vaz geçmeli...
Birilerini de kendimizin birşeyleri olduklarını düşünmekten vaz geçmeli...
Her kes birilerinin bir şeyi olmaktan çok, bir birey, yani bir insan olmalı...
İyi bir yaşamın da, başkalarının yaşamının iyi olmasına bağlı olduğunu bilerek...
Kendinin yaşamına önem vermeyen birilerinden ne beklenir ki?!..
Birlikte yaşadıkları insanların başta dili ve inancı olmak üzere yaşama ve yaşamlarını idame ettirmek için çalışma hakkına saygılı olmayı bilmeli...
Herkesin kendini ve de başkalarını insan gördüğü bir dünyada yaşamak dileği ile...
Mehmet Tüzün
Yayın Tarihi: 13 Aralık 2008 Cumartesi