-Daha yaşanabilir yeni bir dünya için
-Geleceğe umutla bakmak için
-Hayallerimizi gerçeğe çevirmek için
-Olaylara ve İnsana farkli bakış açısından bakmak için
-Doğaya ve insana sevgiyle bakabilmek için
YENİ BİR BAŞLANGIÇ YAPALIM!
İçinde bulunduğumuz ortamdan hoşnut değilsek,insanlar arası ilişkilerdeki sahteliğinde iki yüzlülüğünden yakınıyorsak, insani değerlerden uzaklaşıp çıkara dayalı ilişkilerden bezdiysek,haksızlıklar ve adeletsizliklerden bıkıp " artık birşeylerin değişmesi gerekir" diyorsak, gelin bu değişimi önce hep birlike kendimizde başlatalım!
Hoşnut olmadığımız dünyayı değiştirmek için bu değişim ve dönüşümü önce kendimizden başlatalım!
İlk adım olarak olaylara ve insana farklı bir bakış la bakabilmeyi öğrenmeliyiz. Neden? Çünkü aldığımız eğitim sonucu olaylara ve insana objektif bakış açısından bakmıyoruz. Olaylara edindiğimiz değerler ve ön yargılarla, belli düşünce kalıpları çerçevesinde bakabiliyor ve değerlendirmede bulunuyoruz.
Herhangi bir (toplumsal ve siyasal)olay karşısında nasıl bir tavırda bulunuyoruz?
Olayları değerlendirirken eğitimle edindiğimiz referanslar, sosyal ve kültürel birikimleri kullanırız.Bu referanslarımız ne kadar sağlıklı olup olmadığını bizzat yaşayarak öğrendik/öğreniyoruz.
Referanslarımız yaşadığımız ülkedeki resmi ideoloji,dinsel ideoloji ve çeşitli "sol" yada "sosyalist" ideolojilerin değişik türevleri olmuştur.
Hayatı anlama ve değiştirmek için kullandığımız bu referanslar, zamanla bulunduğumuz koşullara uyarlayıp çözüm gücü olmaktan çok uzak kaldığını yaşadığımız tecrübeler gösterdi.
Dünyayı değiştirme iddiasıyla ortaya çıkan siyasi akımların etkisiyle çesitli örgütlenmeler ortaya çıktı.Örgütlü kitlelerin mücadelesiyle toplumu değiştirebileceği varsayılıyordu.
Bu örgütlü mücadelenin içinde birçoklarımız değişik biçimlerde yer aldı.
Ezilen yığınlar adına verilen mücadeleler,dünyanın birçok ülkesinde başarıya ulaşmasına rağmen insanoğlunun hedeflediği nihai özgürlüğü elde etmede başarısızlığa uğradılar.
Siyasal iktidarı ele geçirmekle dolayısiyla üretim araçlarını "işçi sınıfı adına el koyup" toplumu değiştireceğine ön gören teori iflas etmiştir.
Buradaki paradoks, değişim ve dönüşümün önceliği toplum olmuştur. Toplumu kimler değiştirir?
Toplumu adına belli bir ideoloji ile örgütlü güç haline gelen öncü kadrolar tarafında yapılır.
Toplum tek tek bireylerin toplamıdır.Toplumu örgütleyen siyasi haraketler/partiler de bireylerden oluşur.
Bireylerde değişim ve dönüşüm sağlanmadan toplumsal değişimler olamaz! Olsa da istenilen özgürlükleri yaratamaz!
Dünya insanlik mücadelesinde temel sorun bireyin değişimi ve dönüşümü sorunudur! Bireylerdeki zihinsel dönüşüm olmadan toplumsal devrimler ve dönüşümler gerçekleşemez!
Memocan Awdeli
01-07-2009 Hollanda
awdelim@gmail.com