*
ZAZA DİLİ ve KÜLTÜRÜNÜ YOK SAYMAK
“Tunceli Üniversitesi Kampusu'nda bir araya gelen Demokratik Yurtsever Gençlik (DYG) üyesi öğrenciler, … adına açıklama yapan DYG üyesi Süleyman Alp Ergin, üniversite yönetiminin verilen seçmeli Kürtçe derslerinde Zazaca lehçesini, Kürt dilinden ayrı tutma anlayışında olduğuna dikkat“ çekerek protesto etmiş/ler. (Gündem, ).
PKK güdümlü yayın sitelerinde bu haber dolaşıyor. Sorunun özü nedir? Bunun üzerinde durmak gerekir.
Öteden beri Kürt Milliyetçileri diyorlar ki, Zazaca da Kürtçe’dir; Kürtçe’nin bir lehçesidir.
Bu anlayışın özü şudur:
Eninde, sonunda Zazaca yok olacaktır, yalnızca Kürtçe kalacaktır. Bu durum aslında diğer Kürt lehçeleri için de geçerlidir. Bu Kürtçe denilen dil de aslında Kurmanci’dir. Bütün lehçeler, Kurmanci (Kürtçe) içinde eriyecek, erimezse eritilecek ve kaynaşmış olarak bir dil, Kürt dili olan Kürtçe kalacak....
Bu, tespitler tam olarak bu şekilde ortaya konmamış olabilir... Ama tam olarak bu istenmekte ve arzulanmaktadır. Bunun geçmişi, 1930’lu yıllara, Bedirxan Beyzadelere kadar götürülebilir. Daha sonraki süreçte Kürt milliyetçiliği bu yaklaşımdan beslenmiştir. Bir ara Bismark örneğini tartıştılar ve Kürtlerin bunu örnek alması gerektiğini savundular. Bismark (Otto Von Bismarck) Almanları ‘zor‘ ile birleştirmiş ve yeni Almanya’yı yaratmıştı.
Zazalarda ulusal bilinçlenme yenidir, son yılların eseridir. Ama Kürt milliyetçileri buna oldukça hazırlıklı ve örgütlü olarak tepki vermişlerdir. A. Öcalan, Mahir Sayın ile yaptığı röportajda (Erkeği öldürmek, 1998) bu konuya dikkati çeker. ‘Zazac’ılığın arkasında devletin olduğunu iddia eder ve N.Dersimi’nin klasik millliyetçi ‘Zazaca, en eski Kürtçe’dir demagojik sözlerini aktarır.
PKK ve yan kuruluşları, sorunu, ‘düşman ajanları‘ çerçevesinde ele alır ve buna uygun politikalar izler.
Kürt örgütleri içindeki eli kalem tutan Zaza kökenliler bu ajanlık, bölücülük teorilerine dört elle sarıldılar. Malmısanıj, Munzur Çem, Haydar Işık gibi yazarlar, mütemadiyen aynı konuları işlediler. Bunlar yer yer ‘dilbilimsel analiz’lerde bulunmaktan da geri kalmadılar.
Özet olarak denebilir ki:
Kürt milliyetçilerinin bir kesimi Zaza sorunu, Zaza dili veya Zazalarla ilgili herhangi bir sorun gündeme geldiğinde veya tartışıldığında, hemen bu ‘ajan’lık, ‘bölücü’lük, ‘devlet işbirlikçili’ği vb iddialara sarılırlar. Zazaların yaptığı bazı hataları da kullanarak, bunları ‘doğru‘ diye lanse ediyorlar. Gerçekte ise bu iddialar, yalan ve iftiralara dayanmaktadır.
Dr. Zülfü Selcan, yaşadığı bir olayı aktarmıştı:
İsviçre’nin bir eyaletinde (Kanton) yabancılar için ‘Ana Dilde Eğitim‘ adlı bir proje hazırlanıyor. Diğer milliyetlerin yanı sıra Kürtçe ve Zazaca konuşanların temsilcileri de çağrılmış.
Kürtler ne yapmış dersiniz?
İsviçreli yöneticilere, Zazalar için, bunlar bölücüdür, niyetleri Kürtleri bölmektir.
İsviçre devleti ise emperyalisttir, Kürtlerin bölünmesini istiyor veya Kürtleri bölmek istiyor mealinden şeyler söylüyorlar.
İsviçreliler ise kendilerine şunu söylüyor:
Kürtçenin kaç lehçesi olduğu, Zazaca’nın Kürtçe’nin bir lehçesi olup olmaması, bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren, bu dili veya sizin deyiminizle lehçeyi konuşan insanların olduğu ve bu ihtiyaca cevap verilmesidir. Konuşulan ister dil olsun, ister lehçe olsun, öğreticileri ve öğrenecek olanlarla ayrı sınıflarda ve Kürtçe konuşanlardan ayrı yapılacağına göre, bizim görevimiz bunun yapılmasını ve gerçekleşmesini sağlamaktır. Ancak, sonuç olarak proje Kürtler tarafından engelliyor ve uygulanmıyor.
Tunceli Üniversitesi’ndeki olay, bunun benzeri bir şey.
Kürt milliyetçilerinin ve onlara alet olanların niyeti, yapmak istedikleri şey nedir?
Zazaca’nın öğretilmemesi, öğrenilmemesi ve böylece yok olmasıdır.
Bunu, ille de bu şekilde ifade etmeleri gerekmiyor, ama sonuç budur. Çünkü, herşey onların istediği gibi gitmemektedir. Buna güçleri yetmemektedir. Zoraki ’bir dil yaratma’ koşullarına sahip değiller. Bunun için en kullanışlı araç, Güney Kürdistan’da da görüldüğü gibi devlettir.
O zaman Kuzey Kürdistan Kürtleri ve onların milliyetçi temsilcileri yeni yollar ve yöntemleri devreye sokmak istiyorlar. Bu yol ve yöntemlerin yani Zazaca konuşanları yok ve asimile etmenin başlıca araçları şunlardır:
1. Zazaların yerleşim alanlarında çatışmaları körüklemek; devletin bütün dikkatini ve gücünü bu alanlara çekmek ve böylece Zazaca konuşanların sürülmesine, ezilmesine ve kırılmasına zemin hazırlamak.
2. Silahlı güçleri, Zazaların yaşadığı alanları baskı altına almak, yardım etmiyorlar, işbirlikçilik yapıyorlar, vb bahaneler ile bunları dağıtmak, yerinden etmek, ajan ve kontra ilan etmek, topraklarından sürmek. Ve mümkünse Zaza yerleşim yerlerine Kürtlerin göçünü sağlamak.
3. Zaza ileri gelenlerini, Zaza aydınlarını, düşünürlerini ajan, kontra, işbirlikçi ilan etmek, tehdit etmek, şartlar uygun ise saldırmak, sürgün etmek veya öldürmek.
4. Televizyon, radyo, vb yayın organlarında Zazaca’nın konuşulmasına ambargo koymak, kendilerinin hazırladıkları programlarda Zaza dili ve kültürü yerine, bu ajanlık, bölücülük konularını işleyerek dikkatleri Kürtlerin üzeine çekmek, Zazaca’nın ve Zazaların ne kadar Kürtçe’ye ve Kürtlere yakın olduğunun propagandasını yapmak, belirlenmiş terimlerle ve kalıplarla konuşmayı dayatmak veya empoze etmek. Mesela Zaza ve Zazaca terimleri yerine Kırmanc, Kırmancki, Kurmanci/Kurmancki gibi terimlerin kullanılmasını istemek gibi.
5. Okullarda, üniversitelerde Zazaca’nın öğrenilmesine ve öğretilmesine engeller çıkarmak. Tunceli üniversitesindeki protesto bu analamda somut bir örnek.
6. Ulusal ve uluslararası alanda Zazaca ve Zazalar ile ilgili çalışmaları, konferansları, panelleri, projeleri engellemek, sulandırmak, saptırmak. İsviçre’de yaşanmış, Zaza dilinin okullarda öğretilmesini amaçlayan projenin engellenmesi, Dersim Soykırımı’nın, Kürt katliami diye lanse edilerek özünden saptırılması; Dersim 38 davasının tanınması ve kabul görmesinin engellenmesi; Avrupa Dersim Festivallerinin etkisizleştirilmesi için alternatif festivaller düzenlenmesi; Dersim Doğa ve Kültür Festivallerinin, Kürt festivallerine çevrilmesi, vb, vb.
7. Son olarak da, Zazaca yayın ve eğitim isteyen Zaza çevrelerini, Zaza aydınlarını, işbirlikçilikle suçlamak, devletle ilişkili göstermek; devletin yarım yamalak yaptığı veya yapmak istediği projeleri engellemek; bunların, Kürtlerin bölünmesini amaçlayan projeler olduğunu ileri sürerek hem devleti ve devlet yetkililerini suçlamak ve hem de bunları isteyen çevreleri, kurumları, şahısları zan altında bırakmak; vs, vs.
İşte size bir dili yok saymanın veya bir halkı yok etmenin kısa bir hikayesi.
İşte, Kürt milliyetçilerinin Zaza ve Zazaca düşmalığı budur. Eğer bir dili, bir halkı zorla yok edemiyorsanız, onu yok olmaya itecek koşulları yarattığınızda bu amacınız, tam istediğiniz gibi olmasa da eninde sonunda gerçekleşebilir. Bu tarihte denenmiştir, örnekleri vardır ve yaşadığımz coğrafya buna oldukça müsaittir. Osmanlı imparatorluğunun külleri üzerine kurulan TC, çok iyi bir örnektir.
Ercan Sönmez- - 15.05.10